Yaklaşık yirmi yıldır Aksaray tarihi üzerine araştırmalar yapıyorum. İlk zamanlarda da günümüzde de insanların en çok merak ettikleri sual nedir derseniz 1933’te Aksaray’ın ceza alıp almadığı meselesidir derim. Kimisi hakikaten merakından sorarken kimileri de Cumhuriyet Türkiye’sinin başka bir ifadeyle Atatürk’ün Aksaray’a ceza verdiğine inanmasıdır.
Altmış yaşın üzerindeki herhangi bir şehirliye “Aksaray, neden ilçe yapıldı?” diye sorun. Göreceksiniz ki neredeyse herkesin “cezalandırma” ile ilgili bir cevabı/rivayeti vardır. Anlatılanların hiçbirisinin bilgiyle hatta bilgi kırıntısıyla alakası bile yoktur.
Bilindiği gibi 1954 yılında sadece ülkemizin değil aynı zamanda dünyanın en garip olaylarından biri Kırşehirlilerin başına gelmiştir. O günlerdeki seçim kanununa göre bir şehirde hangi parti daha çok oy alırsa tüm milletvekili namzetlerini meclise gönderiyordu. Osman Bölükbaşı’nın partisi de tüm adaylarını yani 5 kişiyi de TBMM’ye göndermişti. Adnan Menderes, sonuçlara saygı duymak yerine Kırşehir’in vilayetliğini iptal ettirip Nevşehir’e ilçe olarak bağladı. Daha sonraki seçimde (1957) halkın hükümete belli ettiği memnuniyetsizlik, verilen kararın haksız olduğunu hatırlatanların baskıları sayesinde ve DP’nin seçim yatırımı olarak düşünmesiyle Kırşehir yeniden vilayet olur. Yeniden vilayet olan Kırşehirliler sevinirken bazı olaylar olur ve CMP (Cumhuriyetçi Millet Partisi) lideri Osman Bölükbaşı tutuklanır. Kırşehirliler de bir önceki seçimde olduğu gibi bu seçimde de evladına sahip çıkar. Cezaevindeyken yeniden seçilen Osman Bölükbaşı ilk konuşmasını mahkumlara yapmıştır!..
Yukarıda anlattığım olay Türk demokrasi tarihi bakımından oldukça üzücü ve düşündürücüdür. Aksaray’ın da buna benzer bir ceza aldığını sanmak ve bunun böyle olmadığını anlatmak da ayrıca üzücüdür.
Eğer ki 1933 yılında vilâyetliği lağvedilen yalnızca Aksaray olsaydı işte o zaman işin aslını bilmeden hikayeler anlatan bazılarının söylediklerine kulak kabartılabilirdi. Aynı gün ve yasayla Cebelibereket (Osmaniye), Çölemerik (Hakkâri), İçel, Şebinkarahisar, Artvin vilâyetleri kazaya dönüştürülürken Besni, Pazarcık, Mesudiye kazaları da başka vilâyetlerin sınırlarına dahil edilmiştir. Hükümet de bu değişikliklerin sebebini ekonomik tedbir olarak açıklamıştır. Cumhuriyetin vitrin şehirlerinden olan Aksaray’ın ilçeliğe düşürülmesi gerçekten de makul değildir. Tasarruf tedbirleri kapsamındaki bahaneler düşünüldüğünde de Aksaray’dan iyi durumda olmadığı halde vilayet statüsünü muhafaza eden iller vardır. İnkişafı söz konusu olmayan bazı vilayetlerin mevcut durumunun devamına karar verilirken Aksaray’ın ilçe yapılması düşündürücüdür. Yeri gelmişken ve unutmadan bir daha ifade edelim ki 1933’te Aksaray cezalandırılmadı fakat mağdur edilen vilayetlerdendi.
Altmış yaşın üzerindeki herhangi bir şehirliye “Aksaray, neden ilçe yapıldı?” diye sorun. Göreceksiniz ki neredeyse herkesin “cezalandırma” ile ilgili bir cevabı/rivayeti vardır. Anlatılanların hiçbirisinin bilgiyle hatta bilgi kırıntısıyla alakası bile yoktur.
Bilindiği gibi 1954 yılında sadece ülkemizin değil aynı zamanda dünyanın en garip olaylarından biri Kırşehirlilerin başına gelmiştir. O günlerdeki seçim kanununa göre bir şehirde hangi parti daha çok oy alırsa tüm milletvekili namzetlerini meclise gönderiyordu. Osman Bölükbaşı’nın partisi de tüm adaylarını yani 5 kişiyi de TBMM’ye göndermişti. Adnan Menderes, sonuçlara saygı duymak yerine Kırşehir’in vilayetliğini iptal ettirip Nevşehir’e ilçe olarak bağladı. Daha sonraki seçimde (1957) halkın hükümete belli ettiği memnuniyetsizlik, verilen kararın haksız olduğunu hatırlatanların baskıları sayesinde ve DP’nin seçim yatırımı olarak düşünmesiyle Kırşehir yeniden vilayet olur. Yeniden vilayet olan Kırşehirliler sevinirken bazı olaylar olur ve CMP (Cumhuriyetçi Millet Partisi) lideri Osman Bölükbaşı tutuklanır. Kırşehirliler de bir önceki seçimde olduğu gibi bu seçimde de evladına sahip çıkar. Cezaevindeyken yeniden seçilen Osman Bölükbaşı ilk konuşmasını mahkumlara yapmıştır!..
Yukarıda anlattığım olay Türk demokrasi tarihi bakımından oldukça üzücü ve düşündürücüdür. Aksaray’ın da buna benzer bir ceza aldığını sanmak ve bunun böyle olmadığını anlatmak da ayrıca üzücüdür.
Eğer ki 1933 yılında vilâyetliği lağvedilen yalnızca Aksaray olsaydı işte o zaman işin aslını bilmeden hikayeler anlatan bazılarının söylediklerine kulak kabartılabilirdi. Aynı gün ve yasayla Cebelibereket (Osmaniye), Çölemerik (Hakkâri), İçel, Şebinkarahisar, Artvin vilâyetleri kazaya dönüştürülürken Besni, Pazarcık, Mesudiye kazaları da başka vilâyetlerin sınırlarına dahil edilmiştir. Hükümet de bu değişikliklerin sebebini ekonomik tedbir olarak açıklamıştır. Cumhuriyetin vitrin şehirlerinden olan Aksaray’ın ilçeliğe düşürülmesi gerçekten de makul değildir. Tasarruf tedbirleri kapsamındaki bahaneler düşünüldüğünde de Aksaray’dan iyi durumda olmadığı halde vilayet statüsünü muhafaza eden iller vardır. İnkişafı söz konusu olmayan bazı vilayetlerin mevcut durumunun devamına karar verilirken Aksaray’ın ilçe yapılması düşündürücüdür. Yeri gelmişken ve unutmadan bir daha ifade edelim ki 1933’te Aksaray cezalandırılmadı fakat mağdur edilen vilayetlerdendi.